18 Aralık 2010 Cumartesi

bu bi reklam lan..!

dr.Murphy...

Onu ilkin ‘Arızalı birey özgür bireydir’ sloganıyla kapuskalı sofraların lezzeti olarak tanıdık..

Ve o şimdi ;
Silikonlu dudaklarda tebessüm,
fırçalanmamış dişlerde bakteri olarak geri döndü..

Bütün bildiklerinizi ve size anlatılanları unutup dr.Murphy’nin kristal fanusuna dalınız..ve kendinizi üzmekten bir kez vazgeçip bağırıp çağırmadan onunla kafa kol ilişkisine giriniz..

O...dr. Murphy...

Sivastapol kuşatmasında bir nefer..
Yaz sıcaklarının sinek öldüren ilacı..
Imf heyetinin olmazsa olmaz reçetesi..


Kılı kırk yarıp geçtiği yolları,güncel değerlendirmeleri,Kayseri’nin pastırmasını,Antep ‘in fıstığını sizlerle paylaşmaya geldi...

Çalsın davullar..oynasın kızlar..

17 Aralık 2010 Cuma

Oblomov'u seviyoruz. Yaşasın Oblomovluk!




"Baş kahramanı Oblomov adında bir Rus soylusudur. Oblomov kendisi için hep yeni projeler üretir ama tembelleğinden bir türlü bunları hayata geçiremez. Durumu daha da kötüye gitmeye ve toprağını kaybetmeye başlar. Oblomov aslında yazarın Rus aristokrasisine bir eleştirisidir. Romanın kahramanlarından Stoltz ise disiplin ve çalışkanlığıyla Avrupa'yı simgeler. Oblomov'un karekteri "Oblomovluk" diye bir kavramın doğmasına da yol açmıştır. Bu kavram aşırı tembelliğin en güzel ifadesidir."



"The main character of the novel is a lazy person who can not manage any task or priorities in his life."



"If a things worth getting out of bed for, it can be safely put off until later."

"Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov, ne Mişkin, ne Prens Andrey,eski Rus insanını, hatta bütün Doğuluları Oblomov kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil etmez. Doğu, belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır. Oblomov klasik kahramanlar gibi genel bir tip, Don Kişot gibi, Tartuffe gibi insanlığın bir halini göstermekle birlikte, zamanına, çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır."


16 Aralık 2010 Perşembe

İskoç erkeğinin rahatına özenmiyor değilim.


Onurlu bir yürüyüş bizimkisi erkek adam yürüyüşü...

Not: Bu arada "cloak" a gerek yok. Pelerin kullanan kardeş gel bir merhaba de çekinme "we know who you are, you know who are : )

15 Aralık 2010 Çarşamba

'Tanrı sırf seninle uğraşmaz' mışmış!

Banyonun yerine dökülen saçlarımı toplamıycam. Süt içtiğim bardağı çalkalamıycam. Odamı havalandırmıycam, kokuşucam. Herkesi göt edip durucam, bana iylik yapan insanla dalga geçicem bu ne şimdi diyicem. Sabah telefonumu ilk arayanı tersliycem, gece son arayanı tebrik etmiycem, çay içelim diyen kişilere 5635453. defa ben pek öyle çay sevmiyorum diyecek miyim! Öğrenemedin değil mi. Etmeyeceğim yerine etmiycem yazıcam.

Sar başa bozuk plak gibi ya da sarma dur dur dur çünkü şu an şu saniye kavga çıkarıcam ve sen buna sadece kızıcaksın blog.

Bazı şeyler küfür mekanizmama dokunuyor.

14 Aralık 2010 Salı

Cansu'yla konudan konuya köşesi

Böyle börek mi olur demeyin. Makarnalı böreklerinizi yanınıza alın ve dinleyin.

Beton duvarlar arasından biraz huzur bulmak için kafasını dışarı çıkaran her 100 insandan biri misin. Belki farkında değilsin ama öyle bulutları ararken asıl amaç gelecekle ilgili hayal kurmak. Biraz cesaret, biraz ilham iki dk sonra puf olsa da yapıcaksın bunu hem de eşşek gibi. Öte yandan bahçedeki toprağı örten dökülmüş yapraklara bakarken hop geçmişe gidiyosun.Amaaaa işte asıl mesele şu ki lütfen kafede laf anlatmakta olduğun kimsenin gözlerinin içine bak. Yoksa hemen merak eder anlattığın şey sırasında nerelere gittiğini . Şimdiki zamanda ol lütfen. Göreceksin ki karşındakinin gözü dönmüş biraz.

Şimdi konuyu biraz dağıtmak için daha fazla saçmalamak gerekti. Aslında yukarı aşağı, gelecek geçmiş ilişkisinin farkına varınca bir süre nereye bakacağımı ben de şaşırdım. Malesef aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. Bana alışkanlık olmuş pencereden hep bir yukarı bakarım gökyüzünü ararım ama dün mesela karşı duvarın cephesini kaplayan işçilerin sıska götlerinden öteye gidemedim. Malesef sanırım murphy gibi benim de hayallerimin orta yerine kurulmuşlardı götler. O yüzden sen işini bilirsin okuyucu. Çok fazla karışmıyorum.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Makarnalı Börek (Yalancı Su Böreği)

MALZEMELER

  • 1 paket kelebek ya da iri boy erişte makarna ya da kıyma
  • 3 yumurta çift sarılı
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 1,5 su bardağı soğuk süt
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 3-4 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 tatlı kaşığı bok
  • 3 adet yufka yürekli insan
  • 300-400 gr. yağlı beyaz peynir
  • 1 demet maydanoz
  • 1 adet vibratör
  • 1 adet kırbaç

TARİF

  1. Makarnayı haşlayın ve süzün. Beyaz peyniri bir çatal yardımıyla ezin. Maydanozu doğrayıp makarna ve peynirle birleştirip karıştırın. Kıymaları soğanda kavurun ve biraz kaymakla muzu eritin, aldığımız soğanları elma gibi yiyin. Patlıcanları ne yapmanı gerektiğini siz iyi biliyorsunuz...
  2. Daha sonra tereyağı eritip ılıtın. Süt, yumurta, yoğurt, sıvıyağ ve ılımış teryağını karıştırın. Fırın tepsisini yağlayıp yufkanın bir tanesini tepsiden taşacak şekilde yayın. Hazırladığınız harçtan yufkanın üzerine gezdirin. Gezdi mi?
  3. Haşlanmış makarnanın yarısını yufkanın üzerine dökün. Yarsını da haşlanmış bir şekilde yiyin ve üstüne su için bakalım ne olacak. İkinci yufkayı tepsinin içine büzerek yerleştirin, büzerekten ne anladın?. Kalan makarnanın tamamını, tze sıçılmış portakal suyunda şöyle bir gezdirin, ikinci yufkanın üzerine yayın. Sütlü harçtan tekrar makarnanın üzerine gezdirin.
  4. Son yufkayı da makarnaların üzerine yerleştirin. Sütlü harçtan tekrar üstünden gezdirdikten sonra, yapının yanlardan taşan yufkayı tepsinin üzerine doğru kapatın, bir gül şeklini alsın. Kalan sütü harcın tamamına, son katı söküp bir fırça yardımıyla evin her yerini boyayın. 180 dereceli fırında pişirip sıçarak servis yapın.
  5. bütün bunları neden okudunuz?
  6. Yemek yapmaktan anlar mısın?
  7. Ne anladın şimdi allah aşkına?

niye hep böyle fotograflar koyuyorum.




7 Aralık 2010 Salı

6 Aralık 2010 Pazartesi

İki Çift laf

Aylarca önce siteye koyduğumuz domuz kesimhanesi isimli resimli yazımız
siz kimliği belirsiz okuyucular tarafından en çok ilgi gören yazımız oldu.

Google üzerinden bize yönelen okuyucu kanalları en çok ta domuz kesimhanesi isimli yazının aratılması sonucu olmuş.
Bu veriler için ne diyeceğiz?
ne demeliyiz?
neden böyle oldu Türkiye bir şeyler söyle?

domuzun etinden sütünden tiksinmeyi bir kenara bırakırsak bilfiil kendisinden bile nefret edilebilen bir yurtta
bu gizli ilgi neden?
faydasız bilgiler ekibi merakta !!
ekip kendi kendine yiyor !
neden yarabbim bu domuz kesimhanesi fetişi?


bu sayfaya domuz kesimhanesi araması üzerinden gelip sağa sola bakınıp sonra gerisin geriye çıkan giden yüzlerce vatandaşa sesleniyoruz ;
evet yahu neden bu kesimhane merakı?
susma ! susarsan sadece susmuş olursun..

5 Aralık 2010 Pazar

nasıl desem

İlk yazım olduğu için kendimi tanıtma gereği duydum ama geçti.

Biraz nemalanmak gerekirse bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim diyip bana kim olduğumu soyleyebilirsiniz. Bana kimsin sen de diyebilirsiniz.

-Kim bu şimdi?

-Delikten bak.

Bir ilk izlenim belirtmek ya da selam çakmak gerekir mi. Evet bunu yapacağım.

Salyasız kuçuları, kokusuz çorapları,kenesiz çayırları böyle güzel şeyleri çağrıştırıyor bana faydasız bilgiler ama hiçbir zaman kartuşsuz bir yazıcıyı, şekersiz bir çayı değil. Asla!

Kendisinden bir şey öğrenemeyeceğimiz bir insan olmadığıyla ilgili bir lafı faydaya uygularsak cidden mütevazi bir blog ismi. Nasıl mı uyguladım: Birinin faydalanamayacağı bir bilgi yoktur. Bu durumda faydasız bilgiler tamlaması var olmalı mıdır? Vazgeçtim felsefe yapar gibi olan o kişi ben değilim.

Anket ve şarkı listesiyle burası cidden şıklaştı ama biri desin nedir sucuk niyetli : (


Çalma Listesi



Ne zamandır yapmak istediğim bir şeydi bu çalma listesi. Değişik başlıklarda listeler oluşturabilirim diye düşünüyordum, başlangıç biraz ağır oldu. "Ağır Abiler" dedik aradan iki şarkıda biz iteledik, zamanında çeşitli insanlarla yaptığımız daha önce bir yerde paylaşılmamış olan şarkılar.

Listenin çoğunluğuna iskandinavlar hakim oldu, bu güzel de oldu. Ketil Bjornstad, Nik Bartsch türünün nadir örneği olan çok tehlikeli piyanistlerdir. Boşuna dememişler 'Nordic art is dangerous, it compresses all its power inside ourselves.'" Bartsch görece daha genç. Ronin diye kendi grubu var bu adam albümünde şarkılara isim koymamış hepsine "modül" demiş. Bir şarkı yaparsınız eğer şarkıda sözler yoksa ismi koymak bir beladır benim için aslında hiç bir ismi olmasın diye düşünürüm çünkü kelimelerle anlatsam o zaman yazardım anlatamamışım ki çalmışım diye düşünürdüm işte zamanında bileydim ya da düşüneydim bunu ben de aynı şeyi yapardım ama şimdi kopya çekemem.

Terje Rypdal İstanbul CRR'de de zamanında konser vermiş bir gitaristtir yine İskandinavdır (Norveç) bunu taa zamanında tanıma fırsatımız oldu alakasız bir mp3 cd sinden çıkmıştı. "bu nedir yahu" olduk anlamamız çok uzun zamanlar almıştı o vakitlerde. Böyle bir ton ve Fender Stratocaster (3 tekli manyetik/ 3 single coils) ile bu camiyada takılan bir abimiz daha yoktur. Terje Rypdal'ın en popüler çalışması o meşhur Al Pacino'lu Robert Deniro'lu "The Heat" filmi için yaptığı film müziğidir. Filmi izleyen çok az kişinin dikkatini çekmesine sebebiyet vermiştir. Filmi izleyen 100 kişiye sorsak biri bile bilmez : ) Bu adamın bu ağırlığı nerden geliyor, nasıl alıp bizi başka bir yere ışınlıyor? diye çok düşündüm. Sanırım bu gitara dokunuşunda ve destansı tonunda gizli. Konu Terje Rypdal oldu mu her şey epik bir İskandinav efsanesine dönüyor. Bu listede yer vermediğimiz Jan Garbarek'in yakın kankası olan çok saygıdeğer abimiz hakkında daha sonra belki daha çok şey diyebiliriz. Soru: Perv Ulv kimdir ve nerden dönüyor? çok sağlam döndüğü kesin...

Erik Satie Fransız klasik müzik bestecisi. Aslında muazzam neşeli, esprili bir adam peki Gymnopedie'ler nerden çıkmış, bu şarkıyı bir çok kişi "Dinner with Andre" filminden bilir. Üç tane Gymnopedie'si var Satie'nin. Bunların hepsi valzdir ve çok vurucudur. Hayatımda hiç binmediğim trambolin üzerinde yavaş çekim uçtuğumu düşünürüm bunları dinlediğimde.

Yanni. Genelde Yanni'yi bilmeyen yoktur. Bir ara Kanal D ve NTV haber bülteni ve hava durumları jenerik müziklerinde çok kullanıyordu. Onun içindir ki insan Yanni'yi dinlerken "Marmara parçalı bulutlu 12/22" ya da "İyi akşam sayın izleyiciler" diyesi geliyor tabi "fade out" la kesmemiz lazım şarkıyı. Bu şarkı Yanni'nin eski bir albümünde yer alan Nostalgia isimli nostaljik bir şarkısı ama 2006 yılında şarkının varyasyonlu devamını çekmişler ve bir konserde çalmış gerçekten çok hoş olmuş. Yanni bir çok konserinde "Gypsy" bir keman ve sağlam bir fagot'la destek alıyor burda da bu desteği esirgememiş. Kendi kendine müzik öğrenmiş, normal tarih okumuş bir adam ama bu melodiye +10 yıl sonra gidipte bir şeyler ekleyebilmesi beni çok şaşırtıyor.

Chopin (Şopen) romantik dönemin veremden ölmüş ve hayatına ölümü bu kadar yakışabilen! acılar içersinde kıvranan tipik bir romantik sanatçı. Bunu da son yıllarda hakkını Nokia telefon zillerinde veriyoruz. Bildiğimiz cenaze marşı da Chopin'indir (Hadi yazdık o kadar biraz da bilgi olsun) ama benim asıl ilgimi çeken Chopin'in Nocturne'leridir. Nocturne kelimesi "night" (gece)den gelir. Bunlar gece müziğidir. Özellikle minör olan Nocturne'ler çok vurucudur. Başka nocturne besteleyen besteciler tabi ki olmuştur ama Chopin'in yeri ayrı be dostlar. Bunun içinde bakınız The Pianist filminin fillm müzikleri. Çalan kişi de meşhur bir piyanist çok bilgim yok muhterem hakkında ama bugün hala Polonya'lı Chopin'in çalma yarışmaları var biliyoruz uluslararası alanda. Bir de bu adamın olağanüstü piyano teknikleri uyguladığı etüdleri vardır ki bunları da dediğim gibi Nokia telefonları zil olarak kullanıyor. Romantik besteci diminué'ler kromatik geçişler hiç bir nota boşa gitmemiş. Abi hakkında konuşmak bize düşmez.

Şimdilik yazmak sıkıldığım için bırakıyorum sonra bu kaydı tekrar düzenleyebiliriz di mi?

-evet.

3 Aralık 2010 Cuma

Okuyucu ile başbasa 1

Sevgili Doktor...size anlatacaklarım karşısında kusarmısıniz yoksa dehşete düşermisiniz bilmiyorum..kocamı 4 aydır durmaksızın aldatıyorum..bütün irademi toplayıp her gün bu kez son diyorum ama nafile..kendime engel olamıyorum..bazen tiksiniyorum kendimden,intihara bile gidebilirim..lütfen bana yardımcı olun..

Sevgiyle kalın..
Rumuz ; kırkından sonra azanı teneşir paklar..



Cevaben..


Rumuz kırkından sonra azanı teneşir paklar..henüz midemin dahi bulandığını söyleyemeyeceğim..üzüldüğüm şu ki bile bile lades diyorsunuz..ama sizi anlıyorum..bende henüz ilk gençlik dönemlerinde masturbasyona ilgi duyar her defasında bu son deyip yine tekrarını yapardım..korkunç bir pişmanlık içindeydim o sıra..ama bu hep sürdü..ta ki sevgilimin olayı fark edip yardımcı olduğu döneme kadar..simdi bende size yardımcı olacağım sevgili okurum..

Olaya iki sekilde bakalım ;


1/ kocanız hem kel hem fodulsa şayet haklılık payınızda yok değil..
2/ ama her gün her günde tatlı yenmez..

sucun kimde olduğunu anlamak için sizinle yazışmak yerine görüşmeyi tercih ederdim..zira görüştüğümüzde göreceksiniz ki anya ile konya arası 15 dakikayı geçmiyor..kocanızın performansı şayet sadece is dünyasına yetiyorsa bir sorun var zira size ayırmadığı her zaman diliminde siz biraz daha azıyor pardon üzülüyorsunuz..bakın size bir önerim var sevgili Teneşirpaklar ..bırakın bir kez de doktorunuz paklasın sizi..al pak olun..yakın plan takılın uzak plan kalın..ama her derde deva için bana salt mektup atmayın..

her gün tatlı yenmeme olayı ise tatlının tadının her gün aynı kalmadığındandır..bu durumda ya tatlıyı değiştirin yada arada bir tuzluda atıştırın..serpin serpiştirin tuzu her bir yanınıza..göreceksiniz ki suçluluk kompleksi aldı başını gidecek..



sevgili okurum ;

bastan soyleyeyım kı intihar düşüncesini ise size hiç yakıştıramadım..yani inanın bana saçmaladığınızı düşündüm..dünyada her bir şeyin çaresi var..oturun oturdugunuz yerde,atın kafanızdan bu düşünceleri...doktorunuz olarak diyorum ki gelin yüzyüze konuşalım..yüzünüzü göreyim rahmet okutayım size..salına salına gelme yanıma daha kimsin nesin anlayamadım çünkü..yavaş olun..bakın daha 4 ay olmuş 4 yılda olabilirdi..insanın kendine engel olması zordur bazen,mesala bende kendime engel olamam arada bir,kötü bir şey değil ki bu..salın kendinizi çayıra mevlam mutlaka kayıra...



Ben ahlaksız teklifiniz Dr.Murphy, yıkılmaya yüz tutmuş yuvaların rahmeti bereketi...

Hayata dair yasa hükmünde kararnameler..

WILLOUGHBY YASASI

* Birine bir makinenin calismadigini kanitlamaya calisirsaniz, makine o anda

calisacaktir.



ANDREW YOUNG YASASI

* Eger 100 isadami yasal olmayan bir is yapmaya karar verirlerse, o is yasal

olur.



AXWELL'IN CIKARDIGI SONUC

* Eger havayi soluyabiliyor ama suyu icemiyorsaniz geri kalmis bir

ülkedesinizdir. Oysa, suyu icebiliyor ama havayi soluyamiyorsaniz kalkinmis

bir ulkedesinizdir.



LOFTA'NIN GOZYASLARI

* Hic kimse sizi kendinizi iyi hissettiginiz zaman terketmez.



FANT YASASI

* Bir eliniz dolu iken diger elinizle kilitli bir kapiyi acmak zorunda

kaldiginizda, anahtar kesinlikle elinizin dolu oldugu

taraftaki cebinizdedir.



MONLY'NIN KURALI

*Mantik, yanlis sonuca ozguveninizi yitirmeden sistematik bir bicimde ulasma

yontemidir.



FULTON'UN YERCEKIMI YASASI

* Dusen bir nesneyi sakin tutmaya calismayin. Birakin dussun, daha az zarar

gorecektir.



CAMPBELL YASASI

* Ne kadar az is yaparsaniz, isleriniz o kadar yolunda gider.



KOVAC'IN YASASI

* Telefonda yanlis numara cevirdiginizde, asla mesgul calmaz.



ANONIM BIR YASA

* Beklenmedik bir yerden gelen para, beklenmedik bir harcamaya gider.



ONEMLI INSANLAR KURALI

* Buyuk hayranlik ve saygi duydugunuz insanlarin derin dusuncelere daldigini

gordugunuzde, olasilikla ogle yemeginde ne yiyeceklerini dusunuyorlardir.



YASENEK'IN GOZLEMI

* Opusen insanlar birbirlerine o kadar yaklasirlar ki, birbirlerinin

hatalarini goremezler.



ARLEN YASASI

* Bir yerden ayrilirken, insanlarin size ne kadar iyi davrandiklarini gormek

cok ilginctir.



MURPHY ILKESI

* Iyi bir yanlis yapmanin her zaman bir yolu vardir.



MURPHY'NIN ONARIM KONUSUNDAKI YASASI

* Ufak bir arizayi gidermeye calisirken, daha onemli bir arizaya neden

olursunuz.



MURPHY'NIN 2 NOLU OLCUTU

* Her is dusundugunuzden daha uzun surer.



MURPHY'NIN 3 NOLU OLCUTU

* Birkac isinizin birden ters gitme olasiligi varsa, kesinlikle size en cok

zarar verecek is ters gidecektir.



MURPHY'NIN 4 NOLU OLCUTU

* Ne zaman bir isi yapmaya karar verirseniz, o anda yapmaniz gereken bir

baska is cikar.



MURPHY'NIN 5 NOLU OLCUTU

* Her cozum beraberinde yeni sorunlar getirir.



DIKKATE ALINMASI GEREKEN YASALAR VE OLCUTLER MURPHY YASASI

* Bir isin ters gitme olasiligi varsa, kesinlikle ters gidecektir..

Senin bu yaptığına ne derler biliyor musun?


Evet ortalığın biraz tozunu almamız şart olmuştu. Bakıyorum bu kadar zamandır bir cm yol kat edemedik. Yine de çok başarılı gidiyoruz. Başımız dimdik ilerliyoruz, çünkü boğazımıza kadar bokun içerisine batmış durumdayız.

Katkıda bulunanları arttıralım dedik onlar da güzel bir ev süsü oldular maşallah. Yapay çiçek gibi oldu bu iş neyse.
Yan tarafa içerik çıbığı yerleştirdik. Bir de anketimiz oldu, e bence güzel oldu. Pervazlar ve kapı üstleri hep silindi. Yazlıklar kaldırıldı kışlıklar çıkarıldı ve sen Dr. Murphy bütün bunlar olurken sen nerdeydin? "Where were you while we're getting high?" Bir parça yardımcı olsan, ölür müsün?

Hemen pratikten bazı bilgileri paylaşmam lazım bildiğiniz üzere hiç bir zaman bir kurgusu olmayan durumlarda gelen bu bilgiler yine aynı durumda geldiler:

- Sabah kahvaltısı altındır, öğle yemeği gümüş ve akşam yemeği bronz dur.
- Soğuk süt içmeyin, hele ki hava tam soğurken.