18 Aralık 2010 Cumartesi

bu bi reklam lan..!

dr.Murphy...

Onu ilkin ‘Arızalı birey özgür bireydir’ sloganıyla kapuskalı sofraların lezzeti olarak tanıdık..

Ve o şimdi ;
Silikonlu dudaklarda tebessüm,
fırçalanmamış dişlerde bakteri olarak geri döndü..

Bütün bildiklerinizi ve size anlatılanları unutup dr.Murphy’nin kristal fanusuna dalınız..ve kendinizi üzmekten bir kez vazgeçip bağırıp çağırmadan onunla kafa kol ilişkisine giriniz..

O...dr. Murphy...

Sivastapol kuşatmasında bir nefer..
Yaz sıcaklarının sinek öldüren ilacı..
Imf heyetinin olmazsa olmaz reçetesi..


Kılı kırk yarıp geçtiği yolları,güncel değerlendirmeleri,Kayseri’nin pastırmasını,Antep ‘in fıstığını sizlerle paylaşmaya geldi...

Çalsın davullar..oynasın kızlar..

17 Aralık 2010 Cuma

Oblomov'u seviyoruz. Yaşasın Oblomovluk!




"Baş kahramanı Oblomov adında bir Rus soylusudur. Oblomov kendisi için hep yeni projeler üretir ama tembelleğinden bir türlü bunları hayata geçiremez. Durumu daha da kötüye gitmeye ve toprağını kaybetmeye başlar. Oblomov aslında yazarın Rus aristokrasisine bir eleştirisidir. Romanın kahramanlarından Stoltz ise disiplin ve çalışkanlığıyla Avrupa'yı simgeler. Oblomov'un karekteri "Oblomovluk" diye bir kavramın doğmasına da yol açmıştır. Bu kavram aşırı tembelliğin en güzel ifadesidir."



"The main character of the novel is a lazy person who can not manage any task or priorities in his life."



"If a things worth getting out of bed for, it can be safely put off until later."

"Rus edebiyatının hiçbir kahramanı, ne Raskolnikov, ne Mişkin, ne Prens Andrey,eski Rus insanını, hatta bütün Doğuluları Oblomov kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil etmez. Doğu, belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır. Oblomov klasik kahramanlar gibi genel bir tip, Don Kişot gibi, Tartuffe gibi insanlığın bir halini göstermekle birlikte, zamanına, çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır."


16 Aralık 2010 Perşembe

İskoç erkeğinin rahatına özenmiyor değilim.


Onurlu bir yürüyüş bizimkisi erkek adam yürüyüşü...

Not: Bu arada "cloak" a gerek yok. Pelerin kullanan kardeş gel bir merhaba de çekinme "we know who you are, you know who are : )

15 Aralık 2010 Çarşamba

'Tanrı sırf seninle uğraşmaz' mışmış!

Banyonun yerine dökülen saçlarımı toplamıycam. Süt içtiğim bardağı çalkalamıycam. Odamı havalandırmıycam, kokuşucam. Herkesi göt edip durucam, bana iylik yapan insanla dalga geçicem bu ne şimdi diyicem. Sabah telefonumu ilk arayanı tersliycem, gece son arayanı tebrik etmiycem, çay içelim diyen kişilere 5635453. defa ben pek öyle çay sevmiyorum diyecek miyim! Öğrenemedin değil mi. Etmeyeceğim yerine etmiycem yazıcam.

Sar başa bozuk plak gibi ya da sarma dur dur dur çünkü şu an şu saniye kavga çıkarıcam ve sen buna sadece kızıcaksın blog.

Bazı şeyler küfür mekanizmama dokunuyor.

14 Aralık 2010 Salı

Cansu'yla konudan konuya köşesi

Böyle börek mi olur demeyin. Makarnalı böreklerinizi yanınıza alın ve dinleyin.

Beton duvarlar arasından biraz huzur bulmak için kafasını dışarı çıkaran her 100 insandan biri misin. Belki farkında değilsin ama öyle bulutları ararken asıl amaç gelecekle ilgili hayal kurmak. Biraz cesaret, biraz ilham iki dk sonra puf olsa da yapıcaksın bunu hem de eşşek gibi. Öte yandan bahçedeki toprağı örten dökülmüş yapraklara bakarken hop geçmişe gidiyosun.Amaaaa işte asıl mesele şu ki lütfen kafede laf anlatmakta olduğun kimsenin gözlerinin içine bak. Yoksa hemen merak eder anlattığın şey sırasında nerelere gittiğini . Şimdiki zamanda ol lütfen. Göreceksin ki karşındakinin gözü dönmüş biraz.

Şimdi konuyu biraz dağıtmak için daha fazla saçmalamak gerekti. Aslında yukarı aşağı, gelecek geçmiş ilişkisinin farkına varınca bir süre nereye bakacağımı ben de şaşırdım. Malesef aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. Bana alışkanlık olmuş pencereden hep bir yukarı bakarım gökyüzünü ararım ama dün mesela karşı duvarın cephesini kaplayan işçilerin sıska götlerinden öteye gidemedim. Malesef sanırım murphy gibi benim de hayallerimin orta yerine kurulmuşlardı götler. O yüzden sen işini bilirsin okuyucu. Çok fazla karışmıyorum.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Makarnalı Börek (Yalancı Su Böreği)

MALZEMELER

  • 1 paket kelebek ya da iri boy erişte makarna ya da kıyma
  • 3 yumurta çift sarılı
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 1,5 su bardağı soğuk süt
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 3-4 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 tatlı kaşığı bok
  • 3 adet yufka yürekli insan
  • 300-400 gr. yağlı beyaz peynir
  • 1 demet maydanoz
  • 1 adet vibratör
  • 1 adet kırbaç

TARİF

  1. Makarnayı haşlayın ve süzün. Beyaz peyniri bir çatal yardımıyla ezin. Maydanozu doğrayıp makarna ve peynirle birleştirip karıştırın. Kıymaları soğanda kavurun ve biraz kaymakla muzu eritin, aldığımız soğanları elma gibi yiyin. Patlıcanları ne yapmanı gerektiğini siz iyi biliyorsunuz...
  2. Daha sonra tereyağı eritip ılıtın. Süt, yumurta, yoğurt, sıvıyağ ve ılımış teryağını karıştırın. Fırın tepsisini yağlayıp yufkanın bir tanesini tepsiden taşacak şekilde yayın. Hazırladığınız harçtan yufkanın üzerine gezdirin. Gezdi mi?
  3. Haşlanmış makarnanın yarısını yufkanın üzerine dökün. Yarsını da haşlanmış bir şekilde yiyin ve üstüne su için bakalım ne olacak. İkinci yufkayı tepsinin içine büzerek yerleştirin, büzerekten ne anladın?. Kalan makarnanın tamamını, tze sıçılmış portakal suyunda şöyle bir gezdirin, ikinci yufkanın üzerine yayın. Sütlü harçtan tekrar makarnanın üzerine gezdirin.
  4. Son yufkayı da makarnaların üzerine yerleştirin. Sütlü harçtan tekrar üstünden gezdirdikten sonra, yapının yanlardan taşan yufkayı tepsinin üzerine doğru kapatın, bir gül şeklini alsın. Kalan sütü harcın tamamına, son katı söküp bir fırça yardımıyla evin her yerini boyayın. 180 dereceli fırında pişirip sıçarak servis yapın.
  5. bütün bunları neden okudunuz?
  6. Yemek yapmaktan anlar mısın?
  7. Ne anladın şimdi allah aşkına?

niye hep böyle fotograflar koyuyorum.




7 Aralık 2010 Salı

6 Aralık 2010 Pazartesi

İki Çift laf

Aylarca önce siteye koyduğumuz domuz kesimhanesi isimli resimli yazımız
siz kimliği belirsiz okuyucular tarafından en çok ilgi gören yazımız oldu.

Google üzerinden bize yönelen okuyucu kanalları en çok ta domuz kesimhanesi isimli yazının aratılması sonucu olmuş.
Bu veriler için ne diyeceğiz?
ne demeliyiz?
neden böyle oldu Türkiye bir şeyler söyle?

domuzun etinden sütünden tiksinmeyi bir kenara bırakırsak bilfiil kendisinden bile nefret edilebilen bir yurtta
bu gizli ilgi neden?
faydasız bilgiler ekibi merakta !!
ekip kendi kendine yiyor !
neden yarabbim bu domuz kesimhanesi fetişi?


bu sayfaya domuz kesimhanesi araması üzerinden gelip sağa sola bakınıp sonra gerisin geriye çıkan giden yüzlerce vatandaşa sesleniyoruz ;
evet yahu neden bu kesimhane merakı?
susma ! susarsan sadece susmuş olursun..

5 Aralık 2010 Pazar

nasıl desem

İlk yazım olduğu için kendimi tanıtma gereği duydum ama geçti.

Biraz nemalanmak gerekirse bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim diyip bana kim olduğumu soyleyebilirsiniz. Bana kimsin sen de diyebilirsiniz.

-Kim bu şimdi?

-Delikten bak.

Bir ilk izlenim belirtmek ya da selam çakmak gerekir mi. Evet bunu yapacağım.

Salyasız kuçuları, kokusuz çorapları,kenesiz çayırları böyle güzel şeyleri çağrıştırıyor bana faydasız bilgiler ama hiçbir zaman kartuşsuz bir yazıcıyı, şekersiz bir çayı değil. Asla!

Kendisinden bir şey öğrenemeyeceğimiz bir insan olmadığıyla ilgili bir lafı faydaya uygularsak cidden mütevazi bir blog ismi. Nasıl mı uyguladım: Birinin faydalanamayacağı bir bilgi yoktur. Bu durumda faydasız bilgiler tamlaması var olmalı mıdır? Vazgeçtim felsefe yapar gibi olan o kişi ben değilim.

Anket ve şarkı listesiyle burası cidden şıklaştı ama biri desin nedir sucuk niyetli : (


Çalma Listesi



Ne zamandır yapmak istediğim bir şeydi bu çalma listesi. Değişik başlıklarda listeler oluşturabilirim diye düşünüyordum, başlangıç biraz ağır oldu. "Ağır Abiler" dedik aradan iki şarkıda biz iteledik, zamanında çeşitli insanlarla yaptığımız daha önce bir yerde paylaşılmamış olan şarkılar.

Listenin çoğunluğuna iskandinavlar hakim oldu, bu güzel de oldu. Ketil Bjornstad, Nik Bartsch türünün nadir örneği olan çok tehlikeli piyanistlerdir. Boşuna dememişler 'Nordic art is dangerous, it compresses all its power inside ourselves.'" Bartsch görece daha genç. Ronin diye kendi grubu var bu adam albümünde şarkılara isim koymamış hepsine "modül" demiş. Bir şarkı yaparsınız eğer şarkıda sözler yoksa ismi koymak bir beladır benim için aslında hiç bir ismi olmasın diye düşünürüm çünkü kelimelerle anlatsam o zaman yazardım anlatamamışım ki çalmışım diye düşünürdüm işte zamanında bileydim ya da düşüneydim bunu ben de aynı şeyi yapardım ama şimdi kopya çekemem.

Terje Rypdal İstanbul CRR'de de zamanında konser vermiş bir gitaristtir yine İskandinavdır (Norveç) bunu taa zamanında tanıma fırsatımız oldu alakasız bir mp3 cd sinden çıkmıştı. "bu nedir yahu" olduk anlamamız çok uzun zamanlar almıştı o vakitlerde. Böyle bir ton ve Fender Stratocaster (3 tekli manyetik/ 3 single coils) ile bu camiyada takılan bir abimiz daha yoktur. Terje Rypdal'ın en popüler çalışması o meşhur Al Pacino'lu Robert Deniro'lu "The Heat" filmi için yaptığı film müziğidir. Filmi izleyen çok az kişinin dikkatini çekmesine sebebiyet vermiştir. Filmi izleyen 100 kişiye sorsak biri bile bilmez : ) Bu adamın bu ağırlığı nerden geliyor, nasıl alıp bizi başka bir yere ışınlıyor? diye çok düşündüm. Sanırım bu gitara dokunuşunda ve destansı tonunda gizli. Konu Terje Rypdal oldu mu her şey epik bir İskandinav efsanesine dönüyor. Bu listede yer vermediğimiz Jan Garbarek'in yakın kankası olan çok saygıdeğer abimiz hakkında daha sonra belki daha çok şey diyebiliriz. Soru: Perv Ulv kimdir ve nerden dönüyor? çok sağlam döndüğü kesin...

Erik Satie Fransız klasik müzik bestecisi. Aslında muazzam neşeli, esprili bir adam peki Gymnopedie'ler nerden çıkmış, bu şarkıyı bir çok kişi "Dinner with Andre" filminden bilir. Üç tane Gymnopedie'si var Satie'nin. Bunların hepsi valzdir ve çok vurucudur. Hayatımda hiç binmediğim trambolin üzerinde yavaş çekim uçtuğumu düşünürüm bunları dinlediğimde.

Yanni. Genelde Yanni'yi bilmeyen yoktur. Bir ara Kanal D ve NTV haber bülteni ve hava durumları jenerik müziklerinde çok kullanıyordu. Onun içindir ki insan Yanni'yi dinlerken "Marmara parçalı bulutlu 12/22" ya da "İyi akşam sayın izleyiciler" diyesi geliyor tabi "fade out" la kesmemiz lazım şarkıyı. Bu şarkı Yanni'nin eski bir albümünde yer alan Nostalgia isimli nostaljik bir şarkısı ama 2006 yılında şarkının varyasyonlu devamını çekmişler ve bir konserde çalmış gerçekten çok hoş olmuş. Yanni bir çok konserinde "Gypsy" bir keman ve sağlam bir fagot'la destek alıyor burda da bu desteği esirgememiş. Kendi kendine müzik öğrenmiş, normal tarih okumuş bir adam ama bu melodiye +10 yıl sonra gidipte bir şeyler ekleyebilmesi beni çok şaşırtıyor.

Chopin (Şopen) romantik dönemin veremden ölmüş ve hayatına ölümü bu kadar yakışabilen! acılar içersinde kıvranan tipik bir romantik sanatçı. Bunu da son yıllarda hakkını Nokia telefon zillerinde veriyoruz. Bildiğimiz cenaze marşı da Chopin'indir (Hadi yazdık o kadar biraz da bilgi olsun) ama benim asıl ilgimi çeken Chopin'in Nocturne'leridir. Nocturne kelimesi "night" (gece)den gelir. Bunlar gece müziğidir. Özellikle minör olan Nocturne'ler çok vurucudur. Başka nocturne besteleyen besteciler tabi ki olmuştur ama Chopin'in yeri ayrı be dostlar. Bunun içinde bakınız The Pianist filminin fillm müzikleri. Çalan kişi de meşhur bir piyanist çok bilgim yok muhterem hakkında ama bugün hala Polonya'lı Chopin'in çalma yarışmaları var biliyoruz uluslararası alanda. Bir de bu adamın olağanüstü piyano teknikleri uyguladığı etüdleri vardır ki bunları da dediğim gibi Nokia telefonları zil olarak kullanıyor. Romantik besteci diminué'ler kromatik geçişler hiç bir nota boşa gitmemiş. Abi hakkında konuşmak bize düşmez.

Şimdilik yazmak sıkıldığım için bırakıyorum sonra bu kaydı tekrar düzenleyebiliriz di mi?

-evet.

3 Aralık 2010 Cuma

Okuyucu ile başbasa 1

Sevgili Doktor...size anlatacaklarım karşısında kusarmısıniz yoksa dehşete düşermisiniz bilmiyorum..kocamı 4 aydır durmaksızın aldatıyorum..bütün irademi toplayıp her gün bu kez son diyorum ama nafile..kendime engel olamıyorum..bazen tiksiniyorum kendimden,intihara bile gidebilirim..lütfen bana yardımcı olun..

Sevgiyle kalın..
Rumuz ; kırkından sonra azanı teneşir paklar..



Cevaben..


Rumuz kırkından sonra azanı teneşir paklar..henüz midemin dahi bulandığını söyleyemeyeceğim..üzüldüğüm şu ki bile bile lades diyorsunuz..ama sizi anlıyorum..bende henüz ilk gençlik dönemlerinde masturbasyona ilgi duyar her defasında bu son deyip yine tekrarını yapardım..korkunç bir pişmanlık içindeydim o sıra..ama bu hep sürdü..ta ki sevgilimin olayı fark edip yardımcı olduğu döneme kadar..simdi bende size yardımcı olacağım sevgili okurum..

Olaya iki sekilde bakalım ;


1/ kocanız hem kel hem fodulsa şayet haklılık payınızda yok değil..
2/ ama her gün her günde tatlı yenmez..

sucun kimde olduğunu anlamak için sizinle yazışmak yerine görüşmeyi tercih ederdim..zira görüştüğümüzde göreceksiniz ki anya ile konya arası 15 dakikayı geçmiyor..kocanızın performansı şayet sadece is dünyasına yetiyorsa bir sorun var zira size ayırmadığı her zaman diliminde siz biraz daha azıyor pardon üzülüyorsunuz..bakın size bir önerim var sevgili Teneşirpaklar ..bırakın bir kez de doktorunuz paklasın sizi..al pak olun..yakın plan takılın uzak plan kalın..ama her derde deva için bana salt mektup atmayın..

her gün tatlı yenmeme olayı ise tatlının tadının her gün aynı kalmadığındandır..bu durumda ya tatlıyı değiştirin yada arada bir tuzluda atıştırın..serpin serpiştirin tuzu her bir yanınıza..göreceksiniz ki suçluluk kompleksi aldı başını gidecek..



sevgili okurum ;

bastan soyleyeyım kı intihar düşüncesini ise size hiç yakıştıramadım..yani inanın bana saçmaladığınızı düşündüm..dünyada her bir şeyin çaresi var..oturun oturdugunuz yerde,atın kafanızdan bu düşünceleri...doktorunuz olarak diyorum ki gelin yüzyüze konuşalım..yüzünüzü göreyim rahmet okutayım size..salına salına gelme yanıma daha kimsin nesin anlayamadım çünkü..yavaş olun..bakın daha 4 ay olmuş 4 yılda olabilirdi..insanın kendine engel olması zordur bazen,mesala bende kendime engel olamam arada bir,kötü bir şey değil ki bu..salın kendinizi çayıra mevlam mutlaka kayıra...



Ben ahlaksız teklifiniz Dr.Murphy, yıkılmaya yüz tutmuş yuvaların rahmeti bereketi...

Hayata dair yasa hükmünde kararnameler..

WILLOUGHBY YASASI

* Birine bir makinenin calismadigini kanitlamaya calisirsaniz, makine o anda

calisacaktir.



ANDREW YOUNG YASASI

* Eger 100 isadami yasal olmayan bir is yapmaya karar verirlerse, o is yasal

olur.



AXWELL'IN CIKARDIGI SONUC

* Eger havayi soluyabiliyor ama suyu icemiyorsaniz geri kalmis bir

ülkedesinizdir. Oysa, suyu icebiliyor ama havayi soluyamiyorsaniz kalkinmis

bir ulkedesinizdir.



LOFTA'NIN GOZYASLARI

* Hic kimse sizi kendinizi iyi hissettiginiz zaman terketmez.



FANT YASASI

* Bir eliniz dolu iken diger elinizle kilitli bir kapiyi acmak zorunda

kaldiginizda, anahtar kesinlikle elinizin dolu oldugu

taraftaki cebinizdedir.



MONLY'NIN KURALI

*Mantik, yanlis sonuca ozguveninizi yitirmeden sistematik bir bicimde ulasma

yontemidir.



FULTON'UN YERCEKIMI YASASI

* Dusen bir nesneyi sakin tutmaya calismayin. Birakin dussun, daha az zarar

gorecektir.



CAMPBELL YASASI

* Ne kadar az is yaparsaniz, isleriniz o kadar yolunda gider.



KOVAC'IN YASASI

* Telefonda yanlis numara cevirdiginizde, asla mesgul calmaz.



ANONIM BIR YASA

* Beklenmedik bir yerden gelen para, beklenmedik bir harcamaya gider.



ONEMLI INSANLAR KURALI

* Buyuk hayranlik ve saygi duydugunuz insanlarin derin dusuncelere daldigini

gordugunuzde, olasilikla ogle yemeginde ne yiyeceklerini dusunuyorlardir.



YASENEK'IN GOZLEMI

* Opusen insanlar birbirlerine o kadar yaklasirlar ki, birbirlerinin

hatalarini goremezler.



ARLEN YASASI

* Bir yerden ayrilirken, insanlarin size ne kadar iyi davrandiklarini gormek

cok ilginctir.



MURPHY ILKESI

* Iyi bir yanlis yapmanin her zaman bir yolu vardir.



MURPHY'NIN ONARIM KONUSUNDAKI YASASI

* Ufak bir arizayi gidermeye calisirken, daha onemli bir arizaya neden

olursunuz.



MURPHY'NIN 2 NOLU OLCUTU

* Her is dusundugunuzden daha uzun surer.



MURPHY'NIN 3 NOLU OLCUTU

* Birkac isinizin birden ters gitme olasiligi varsa, kesinlikle size en cok

zarar verecek is ters gidecektir.



MURPHY'NIN 4 NOLU OLCUTU

* Ne zaman bir isi yapmaya karar verirseniz, o anda yapmaniz gereken bir

baska is cikar.



MURPHY'NIN 5 NOLU OLCUTU

* Her cozum beraberinde yeni sorunlar getirir.



DIKKATE ALINMASI GEREKEN YASALAR VE OLCUTLER MURPHY YASASI

* Bir isin ters gitme olasiligi varsa, kesinlikle ters gidecektir..

Senin bu yaptığına ne derler biliyor musun?


Evet ortalığın biraz tozunu almamız şart olmuştu. Bakıyorum bu kadar zamandır bir cm yol kat edemedik. Yine de çok başarılı gidiyoruz. Başımız dimdik ilerliyoruz, çünkü boğazımıza kadar bokun içerisine batmış durumdayız.

Katkıda bulunanları arttıralım dedik onlar da güzel bir ev süsü oldular maşallah. Yapay çiçek gibi oldu bu iş neyse.
Yan tarafa içerik çıbığı yerleştirdik. Bir de anketimiz oldu, e bence güzel oldu. Pervazlar ve kapı üstleri hep silindi. Yazlıklar kaldırıldı kışlıklar çıkarıldı ve sen Dr. Murphy bütün bunlar olurken sen nerdeydin? "Where were you while we're getting high?" Bir parça yardımcı olsan, ölür müsün?

Hemen pratikten bazı bilgileri paylaşmam lazım bildiğiniz üzere hiç bir zaman bir kurgusu olmayan durumlarda gelen bu bilgiler yine aynı durumda geldiler:

- Sabah kahvaltısı altındır, öğle yemeği gümüş ve akşam yemeği bronz dur.
- Soğuk süt içmeyin, hele ki hava tam soğurken.


30 Kasım 2010 Salı

Bilimsel kayıtlar

Normalde pek video paylaşmıyorum bu blogda ama bunu yapmadan edemeyeceğim. Mükemmel anlatım teknikleri ve görsel sunumlarıyla Aldis Lambası huzurlarınızda...

http://www.dailymotion.com/video/xefxlg_matillaatasever-aldis-lambasi-nyn-h_tech

29 Kasım 2010 Pazartesi

El havadis

Dr.Murphy,
'' Senin annen bir laik'ti yavrucuğum ''
isimli yazısı ile az biraz sonra blogumuzda..

1 Kasım 2010 Pazartesi

PITIRCIK Back in Town.



Artık hazırım, artık başlayabilirim. Kusuruma bakmayın ama PITIRCIK yani KEDİM BACK IN TOWN.

Bazı arkadaşlar bundan rahatsız olabilir. Bazılarının içi gıcıklayabilir. Bazıları "aman bir daha bornoz giyebilecek miyiz?" diye düşünebilir.

Ama dostlar size yemin ederim bundan sonra kimse kümülüse ÇIKAMAYACAK! bazı kurallarımız olacak yeni yayın döneminde.


bu videodaki adamla bundan sonra kimse dalga geçemeyecek. Canım adam...


Evet hoşgeldim, evet hoşbuldum. VE DR MÖRFİ inşallah çayı demlememişsindir. bulaşıklar da duruyorsa sana bir ŞEY DEMİYORUM. gerçi yeni blog falan yapmışsın : ) mörfi yi kullanmazsın artık.

çok enteresandır. uzun zamandır bu sayfalara gelen ziyaretçilerimizi takip ediyorum. kendi çapımızda bir ziyaretçi potansiyelimiz var ama en çok bakılan konu google ın söylediği "domuz kesimhanesi" : )

bir de yine tuhaf bir durumdur dört bir taraftan bir sürü insan geliyor ama hiç yorum falan yazmıyor yazmak istemiyor. korkuyor mu ne? dr. bu konuya bir el atalım lütfen.

23 Nisan 2010 Cuma

reklamci ariyoruz !

Ekskuzmi mi birader?

hemen cevabini versin Murphy abi,
eksi kuz, yada eksik uz,ya da eks ikuzmi evet..

ucunden biri a- b- c siklarina ayrilmis bir ozur ifadesidir,ozrun kendini ifade etme bicimine inglizcede excuse me diyorlarmis.
biz bilmezdik ortaokul ogretmenim bilirdi..gerci o zaten her boku bilirdi.
ask tuneli diye bir sarki sozu yazacaktim sivilce patlatmaktan yorulan ellerimle..
ders arasi ogretmen,biraz hava basar gibi dedi ki,sorusu olan varsa sorabilir,
yada sonsuza kadar susabilir..ben hemen ayaga kalktim ve bir sey soracagimi ama konumuz disinda bir sey oldugunu soyledim..
hal ve hareketlerimde soz muzik aranje her isin adamiyim havasi vardi,kabul ediyorum...
ogretmenin irrite olmus bakislarina aldirmadan,
ask tuneli nasil ingilizce yazilir hocam dedim ..
sasirdi..evet basbayagi sasirmisti..
ehu mehu bir seyler sacmaladi ve bana sen bunlarla ugrasacagina derslerine calis gibi seyler demeye basladi..
butun bunlar olurken sinifta gulusme efektleriyle ogretmenin konusmalarina fon muzigi yapiliyordu..
ogretmen kizarip bozulmasi bu efektlerle daha da artmis,tuhaf kendine ozgu alakasiz bir gerginlik cikivermisti..
beni yanina cagirdi, gittim..
sen dedi, benimle alaymi ediyorsun?
yok hocam felan demeye kalmadi,
catt diye bir tokat ativerdi..evet valla ativerdi tokati,sag yanimdaki sivilceleri isyan ettirerek.
sinif bicak kesigi gibi sus pus oldu,
ben yerime dondum.
arkadaslar tuhaf tuhaf bana bakiyor,olayi anlamaya calisiyordu..
ben bir sey diyemedim..oyle kaldim.

evet o gun diyemedigimi simdi diyorum,
bak Yesim, siddete meyallin bilmem derttenmi yada kederdenmi,yoksa orgazmsizliktanmi ama o gun o yaptigin seyi hic unutmadim,
cok dayak yedigim baska yerler de oldu ama hic birinde bu denli alakasizca ve nedensice degildi...o yuzden onlari unuttum.
ama seni unutamadim ogretmen,yesim ogretmen..
ogrettigin seyi bak unutmuyorum,iyimi?
belki emekli olmussundur,arada bakiyorum ziraat bankasi emekli kuyrugunda denk gelirmisin diye, yok yahu bu geyikti,ziraat bankasi gomeyeli baya bir sure oldu,ulke disindayim..
ulk disinda da olsan,ulke icinde de,anilar denen o matkapli alet insanin hafizasindaki acilan yuzlerce delikten boyle zehirli sinyaller saciveriyor iste.

velhasil -i
bana dr, Murphy diyorlar Yesim, sana ne deniyorlar oralarda?

ben dr. Murphy,hatiaralar sarmis dort bir yanimi sarkisina uyuz olan ama her caldiginda Yesim ogretmeni hatirlayan arizali su borusu..

Guldururken dusundurebilmek yada ben espriyi anlamadim!

efendim, mizah dunyamizin abilerinin sevdigi bir laftir,guldururken dusundurtmek.
gulen birinden beklenecek belki en son seydir dusunmek ama yillar vardir bu talep ve beklenti yerini hic degistirmez.
gulen birini gordugumdeki bu dusunceli haller hep bu soylemlerin bedende biraktigi artci etkilerdir kuskusuz.
ben her sakaya espri demeyen zihniyette biriyim,her sakanin,saka cabasinin espri olarak anilmasida aslinda basli baslina bir hakaret ama
gerek gunluk hayatta karsimiza cikan icine cem yilmaz kacmis arkadaslarimiz,gerekse de karikatur dergileri,internet v.s. yerlerde gorduklerimize verdigimiz
bedensel tepki,mimik yahut kahkalarimiz hemen hepsi bu demin soyledigimi dogrulamakta,gereksiz bir dusunce gerginliginin bos bir caba oldugunu bizlere anlatmaktadir.

dusunen bir insana gulumseyerek bakan kisinin zekasi,
gulen birinin dusunceli hale giremeyisi kadardir.
bunun matematikle bir ilgisi olmamasina ragmen,ciddiye alinsin diye bir formul karalamak istiyorum.

ndufhhe9fh0jf329fjk2iofj4fj=8394nauns/jdna= 1

evet karaladim.
bakin,gulmediniz ama dusundunuz bir an bile olsa degilmi?
konu kapanmistir.

ben dr murphy, uzaktan kumanda isminin salakligi konusunda yirmi bes dakika vaaz verebilecek gizli yeteneginiz..

21 Nisan 2010 Çarşamba




- Bey,cok gezenmi bilir yoksa cok goren mi?

- Cok dusunen...

- Vay basima ..!

8 Mart 2010 Pazartesi

Foz da iguacu



Bu fotografta gorulen yer,Foz da iguacu..

262 selalenin ayni anda buyuk bir gurultuyle aktigi bir bolge,gizli cennet..

Hem arjantin hem paraguay hem de brezilya topraklarinda kalan bir alani kapliyor genisligi..

Hani bizim manavgat selalemiz,hani kanada´daki niagara selalesi..maalesef hepsi laf..selale lafi agzi dolduran bir laf,iste burasida gozu dolduruyor..kulagi cinlatiyor..

sizde gorun istedim,

eee bedavaya anca resmini gosteriyorlar,youtube´da ismi girerseniz orda da videosunu gorursunuz..


Dr. Murphy

Mörfi bu son başlığım...

Olenin ardindan gozyasi dokmek,

Biten bir askin ardindan gozyasi dokmek

Kacan trenin ardindan gozyasi dokmek

Kaybedilen paranin ardindan gozyasi dokmek

Yola cikanin ardindan su dokmek...yok bunu saymayalim,

neyi sayalim o zaman Murphy (rica ediyorum,okundugu gibi degil,yazildigi gibi yazin ismimi.)

Bu yukarida bahsettigim orneklerden bir sonuc cikarmak geldi icimden bugun,

yani dedimki kendi kendime,insan aslinda neye uzulurse yada neye sevinirse hemen hemen hersey kendisi icin.

Insani uzende sevindirende hep kendi kisisel talep ve cikarlari..

Sevgilinin ardindan yas doken goz,neden ayni siddetli derecede yasi,bir arkadasinin giden sevgilisi icin dokmez?

Lafa gelince,sonuna kadarr kankaa diyen agizlar neden boyle hallerde susup kalir.

Insan gercekten bencil ve pust bir varlik,herseyin en iyisini kendisi icin isterken,bir baskasi icin de en kotu ayip olmasin bazinda bir seyler dileyen yada

baskasinin diledigi seylere sadece kafa sallayan,olur canim olur,hadi bakalim havasi takilan kiyma yapsan yenmez,kemiginden corba olmaz bir varlik iste neticesi..

Komunizmin bir utopya olarak kalmasida belki bu yuzden..

Ben hic komunist olmadim..ama feci halde komunist takilan arkadaslarim oldu..evet ´´takilmislardi´´ sadece..bazisina sonradan polis takildi,bazisi takildigi seyi pek takacak bir sey olmadigini anladi ve birakti..bazisi da yasandi bitti saygisizca aldatmanin tadina varinca sarkisi gibi bitirdi olayi..

Ben ne sisteme elestri getirebilecek kadar donanimliyim, ne de bu donanima ihtiyac duyacak kadar ac..ama bizim gibi yari ortadogulu kafalarin hakim oldugu toplumlarda,insan tipinin daha cok ´´yirtma´´ uzerine hayatini bicimlendirdigini de gozlemlemisligim vardir.

Belki de komunizmin birakin ayak seslerini,kalp atislarini dahi duyamamis olmamiz bu yuzden..

Insanimiz bencil..

Herkes kendisi icin en iyisini isterken,bir baskasi icinde ancak iyi dileklerde bulunuyor..

68 liler boyle degildi ama 78 lilerde boyle degildi..ve hatta 88 lilerde..

(Butun bunlarda 8 rakamiyla ilgili bir mistik senaryo cikarabilirmiyim?)

bence 98 lilerde oyle olmayacak..

Ama sadece bazilari..

68 de oldugu gibi

78 de ve 88 de..

sadece bazilari bencil olmayacak..

Ask en buyuk bencillik der dostunuz Murphy,

Felsefe takilir arada iste boyle,

Halden hale gecer halleri,

bir ben var benden iceri,

bir de sen var pismi pis disleri..

kafiye yazmayi bulanin ebesini

kim nerden bulacakta soracak ismini soyismini..

Ben Dr.Murphy, Issiz adam filminde anirarak aglayan kizlara sefkatle anlayisla bakan erkeginiz..

25 Şubat 2010 Perşembe

Aylak Adam




"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi , pırıl pırıldı. Herkesin, “- Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur, ” demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimizi, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"

C. (Aylak Adam)

Ben Aylak Adam C. karşılasabilseydik bir abisi olarak Tutunamayan Selim Işık'a çok şey anlatabilirdim. Belki de hiç bir şey anlatmazdım, yolda karşılaşıp, birbirimizi hiç tanımadan geçip, giderdik.




Düşünüyorum da 2 haftalığına C. ile karşılaşsaydı keşke Selim. İki tutunamayanın karşılaşması... ama tutunamamak dışında çok farklılık var aralarında. Tamam ikisi de komplike, anti-kahramanlar, bir de yalnız kalmışlık. Ama Selim'e üzülen bizler C.'ye daha yakın hissetmiyor muyuz kendimizi?

Doktor Mörfi bu da mı yalan?

15 Şubat 2010 Pazartesi

iyi ama neden 14 subat?

susacak misin doktor?
susacak miydim?
tabi ki hayir.
susmayacaktim?
susayacaktim belki
ama sus pus olmayacaktim..
gunlerdir sorulan soru su,
neden 14 subat?
neden ulan?
bir kez daha diyeyim
susacak miyim?
hayir gerekirse susayacagim
ama susmayacagim..
bu inceligi anlayan anlayacak
anlamayan kicina basina baka baka uzayacak.

14 subat geberin sevgilisizler gunu
sevgilisi olanlarca
sevgililer gunu ismiyle kamuoyuna yutturuldu yillardir.
isin ozunu bilen bilir,
14 subat sevgilisizlere karsi duzenlenmis
sinsice bir harekettir.
adini koyalim artik,
1+4= 5 ise
5-4=1 dir.
bu durumda
5 ten 1 i cikarisaniz geride
4 u gorursunuz
4 cift sayidir dominant bir ozelligi yoktur,
basina konacak 1 tek sayisi ile mesaj tamamlanmis olur.
yani,1 basima 4 unede yeterim evelallah.
sevgilisizlerin degil 4,yarim puana razi oldugu kosullarda,
bu 4 sayisi acikca bizlerle bir nevi dalga gecme ozelligi tasimaktadir.
susacakmiyiz peki

hayir

ne dedik, susayacagiz ama susmayacagiz..
susanlarida,susayanlarida takmadan yolumuza devam edecegiz.

bir kez daha 14 subati lanetler,
15 subati sevgilisiz hareketinin,
kardes abazan orgutuyle dayanisma gunu oldugunu ilan ederim.

ben dr. murphy,ask sancisi cekenin halini,gaz sancisi cekenden fazla olmadigini ispatlayan tek icimlik soda.


Dr. Murphy

1 Şubat 2010 Pazartesi

Resimle hikayenin ne alakası var Necdet?

Geçen gün arkadaşım Onur Karaöz bana bir olayı hatırlattı
: )

benim Nebi Günyer adında bir arkadaşım vardı lisede (hala var evet)

lise hazırlıkta okula servislerle gider gelirdik. (servis ortamı otomatik veya mekanik metal aksamlı kapı kapatma mekanizması...)

Neyse, aynı servise binerdik okula gitmek için. Servis şöförü Ahmet Abi vardı.
Servis önce beni alırdı. Nebi benden sonra binerdi. Bir sabah Nebi'yi aldığımız yerde beklerken,
"ahmet abi bugün nebi gelmeyecek" dedim, gittik

nebi sabah barut gibi geldi, neden...
"abi geç kaldın" dedim.

üç beş gün sonra, bir daha aynı olay tekerrür etti
"ahmet abi nebi gelmeyecek" dedim. "beklemeyelim"

sabah yine nebi geldi, ahmet abi ile konuşmuş

"niye beklemiyorsun beni abi?" demiş
özer "gelmeyecek nebi" demiş

haliyle nebi biraz kızdı.

pişman değilim...

şimdi ben bakıyorum birçok servisin üzerinde;

"servis bekletilmez, beklenir" yazıyor. servislere bir kişilik kazandırılmış. helal olsun.

tam bunu söylerken aklıma başka bir olay geldi.
bir rivayete göre, bir taksi durağında şu sözler yazıyormuş:

"Şöför en yüce duyguların insanıdır" M. K. Atatürk. bilmiyorum Atatürk'ün böyle bir lafı var mı.

Trabzonlu arkadaşlarım anlatmıştı, Akçabat mı ne oralarda bir yere giderken yolda şöyle diyormuş; "Ben de sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim" ....x Belediye Başkanı.

"Bence de ne mutlu türküm diyene" Dr. Murphy olsa mesela.

bunu biraz abartırsak...

"tabi ki damlaya damlaya göl olur" yunan atasözü
"şüphesiz gelir bahar ayları, gevşer büzük yayları" Tayyar Binatlı.
"I have a dream too" Köle Izaura (doğru yazım için brezilya dan dr.murphy yi çağırın)

Bu arada kafama başka bir şey takıldı. Dr. Murphy biliyorsunuz ayrı bir kişilik, ayrı bir şahsiyet yani Dr. Murphy ben değilim. Acaba bizim mörfi ya da kısaca doc. yada .doc brezilya da brezilya dizisi izliyor mudur?

Ben açıklıyorum Mörfi'de açıklasın:
Bugüne kadar anacığım vasıtasıyla izlemiş olduğum diziler aşağıdaki gibidir.

- Yalan Rüzgarı
- Zenginler de Ağlar
- Cesur ve Güzel
- Mari Mar hatırladıklarım bunlar.

En çok "The Bold and The Beatiful" a şaşırıyordum. Dizide kimin eli kimin cebinde belli değildi. Birkaç sezon sonra herkes birbiri ile birlikte olmuştu. Şimdiki gibi Lost'lar Hero'lar Dexter'lar falan yoktu geyiğine girmiyorum.



29 Ocak 2010 Cuma

İflah olmaz romantiğ

Yillar once henuz ilk genclik yillarinin sivilceli yalnizliklarina alisma doneminde, sikca aldigim genclik dergilerinden birinde su an adini animsadigim bir sarkici abiyle yapilmis bir roportaj okumustum.
roportajin lay lay lom girisinden hemen sonra sorulan kendinizi nasil tanimlarsiniz sorusuna
abimiz derin bir nefes alarak; ben iflah olmaz bir romantigim diyerek cevap veriyordu.

bir kac kez donup donup okudugumu animsiyorum , hem cevabi sevmis hemde baska sorularla mesk haline gecmistim.
evet adam karsimdaydi,gecmis gazetecinin karsisina,iflah olmaz bir romantigim deyip cikmisti.
o donem,havasi 1500 du bu abimizin.
dergiyi okuyup bitirdikten sonra,uzanip yastigima sarili halde dusuncelere dalmistim,
e peki sen birader diye basladigimi saniyorum,sen iflah olabilmis bir romantikmisin peki?
cevabim yoktu..dibine kadar platonizm,kokune kadar ergen hallerine ragmen birak iflah olmayi,iflah olmaya dahi niyetlenebilmis birisi sayilabilirmisin...?cevap yine yoktu..yok uzerinden hic karekok eksi ben ise carpanlarina ayrilmis bir ´´bulug donemi carpilmisligi´´

neye denk duser diye sormustum kendi kendime? buna cevabi gidip te hayrini gormedigim dersaneler versin.. gencligim eyvah !

abazanliktan iflahim kesildi ulan ne romantizmi diyerek ic gecirdim bir an.
oysa romantizmi ciddiye aldigimi saniyordum.
dinledigim sarkilar ezgiler,tarzim tuzum baharatim hep duygusal gence ayarliydi.
ama yetmiyormus,ne romantizmi ciddiye almisim ne de almamisim bu halimle ben.
abimiz butun havasina hava basan durusunu evcillestirilmis hislerinden aliyordu suphesiz,artik bundan sonrasi icin
-iflah olayim sana romantizm turkusu- soylese de yeriydi.
soylermiydi,soylemismiydi bilmiyorum..
o yillar kagittan yaptigimiz ucaklarin hizinda agir agir akip gitti..


birden tam da su an,seksenli yillar boyle idi iste evladim diye lafa baska bir yerden donesim geldi..
seksenli yillar evet boyleydi, find peace michael jackson..


Dr.Murphy , V yaka kazaklarin bisiklet yaka kazaklardan neden daha cok satildigini hic dusunmeyen benlik.